Kırk yıldır demokrasiyi getiren 25 Nisan 1974 devriminin her on yılında bir makale yazıyorum…

Almanya'nın bir asırdan fazla bir süredir Avrupa için bir sorun olduğu sonucuna varmak için biraz tarih yeterli olacaktır. En iyisi…

Son yüz yıl, iki dünyanın yanı sıra sayısız savaşla sonuçlanan yoğun çatışma yılları oldu…

10 Mart'ta yapılan son genel seçimlerin sonuçları, köpüklü sonuçların ötesine geçen bir okumayı gerektiriyor.

1947'de Karl Jaspers, Alman Suçu Sorunu (Die Schuldfrage)[1] başlıklı kısa bir kitap yayınladı. Bir zamandı…

Dünya çapında ve özellikle Avrupa'da aşırı sağ partilerin ortaya çıkışını ve büyümesini anlamak için geçmişe dönmemiz gerekiyor.

Büyük Portekizli komünist entelektüel Bento Jesus Caraça'nın 1932'de sorduğu sorunun aynısını soruyorum ve şu yazıya katılıyorum:

Primo Levi her çağın kendi faşizmi olduğunu söylerdi. Çağımızın faşizmi nedir? Faşizmi tanımlıyorum…

Dünyanın içinde bulunduğum bölgesi olan Avrupa'da, otuz yıl içinde (1914-1945 arası) iki dünya savaşı yaşandı...

Avrupa, Roca Burnu'ndan Dezhnyov Burnu'na kadar uzanan Avrasya adı verilen geniş bir kıtanın küçük bir köşesidir; çok geniş bir kıta…